Osmanlı kadınlarında saç bakım yöntemleri




1

GÜZELLİĞİN saçla değer bulduğu Osmanlı döneminde hekimler kelliği, saç kırılmalarını, hatta vaktinden önce beyazlamayı engelleyecek formülleri biliyordu. İstanbulÜniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Uzmanı Prof. Dr. Ayten Altıntaş, “Saç sorunlarına dair Osmanlı hekimlerinin uyguladığı yöntemlerin belgeleri korunuyor. Kimyasallar yerine doğanın tılsımına el uzatabiliriz” dedi. Tıp tarihi kitaplarından saçla ilgili formülleri veren Prof. Dr. Altıntaş, dönemin hekimlerinin saç bakımında özellikle kil ve sabunu tavsiye ettiğini söyledi. Prof. Dr. Altıntaş, “Özellikle zeytinyağlı sabun kullanılırdı. Saraya gidecek olanlar gül suyunda eritilir içine misk, amber, karanfil, mahlep, kakule gibi kokular katılırdı” dedi. Kadınların güzellik sembolünün topuklara kadar uzun, gür ve siyah saçlar olduğunu belirten  Altınbaş, bunun formülünü şöyle açıkladı: Kadınlar ‘baş yumağa’ formülü uyguluyordu. Saçlar yıkandıktan sonra nilüfer, menekşe, gül ile yumuşatıcı etkisi olan haşhaş kabuğu, onarıcı etkisi olan papatya, hatmi ve ebegümeci karışımı saça sürülürdü.”
Akşemseddin kelliğe çare buldu
Osmanlı’da kelliğe ve saç dökülmesine karşı formüllerin de yer aldığını söyleyen Altıntaş, şöyle devam etti: “Saç çıkaran, gürleştiren ve parlaklaştıran formüller içinde en çok tekrar edilenler defne yağı, çörek otu, zeytinyağı ve akasya zamklı reçetelerdir. Fatih Sultan Mehmet’in hocası ve hekimi Akşemseddin’in ‘Ma-i kibrit-i şerif’ ilacının ise kelliği sonlandırdığı söylenir.” Prof. Altıntaş, Osmanlı hekimlerinin saç ve sakalların erken aklaşmasını önlemek için de formüller geliştirdiğini belirterek, dönemin hekimlerinin zencefil ve helile gibi bitkileri içeren macunları önerdiğini, ancak bu uygulamaya rağmen saç ve sakalların ağarmasından kaçınılamazsa kına ve ceviz kabuğuyla boyanmasını tavsiye ettiklerini sözlerine ekledi




Spread the love


Bir yanıt yazın